4 Şubat 2014 Salı

Alfa erkek


Yazacağımı söylediğim üzre değineceğim iki konu var:
''Altın dişi'' ve ''Alfa erkek''...
Bu iki olgu, doğadaki türlerin erkek-dişi üyelerinin öncüleridir.
Yani, bir alfa gidip içi geçmiş bir dişiyle beraber olmaz.
Yani bir aslan da olabilir bu, bir kurt da...
Daima dikkat çekici dişiler isterler ve bu onların doğal hakkıdır ; hakları olmasa dahi betalar onları durduracak değil.
İnsanlarda da olay böyle işler açıkçası...
Kimse tipsiz ve çarpık iskelet yapılı bir dişi istemez.
Dişilerin bu konuda şanssız olması gibi bir olay var ; çünkü, erkekler dişileri fiziksel olarak ister.
Yani ilk arzulama uzun bacaklara, biçimli göğüslere ve sıkı kalçalara dayanır.
Normal seviyede zekası olan hiçkimse ''Ne kadar iyi huylu bir kız, bunu hemen yatağa atmalıyım'' demez ; Çünkü erkeklerin yaratılışı budur.
İnsan dişilerde ise kumsaati tam tersi yöne akar...
Fiziksel çekicilik iyidir ; ancak sadece ''İyidir'', asla ''Yeterli'' değildir.
Dişiler zihinsel özelliklere kur ve tav olurlar.
Yani sağlam karakter, kendinden emin olma, zeki espriler gibi daha önce de vurguladığım olaylar...
Doğada olay bu kadar karmaşık değildir ; alfa, hepsini alır.
Fakat mantıklı olarak düşünürsek, olay bizde de bundan ibarettir: ''Alfa, hepsini alır.''
Tek fark, bizim alfamız kavga ve fiziksel gösterilerle kendini göstermeye ihtiyaç duymaz.
Bunu daha mental şekillerle yapar...
Bir kızı boşaltmak da mentaldir misalen, bu yüzden erkekler dişilerin boşalmasını sağlamakta problem yaşarlar ; çünkü işin özünü bilmezler.
Eğer bir erkek daha önce bahsettiğim gibi fiziksel olarak ''Yeterli'' olursa ve mental olarak ''Alfa'' olursa, hergün bir dişiyle yatması işten bile değildir!
Fiziksel olarak yeterli olmak sizi korkutmasın...
Düzenli spor yapan, fit bir alfa her zaman daha mutlu olacaktır ; o nedenle spor yapacaksınız zaten.
Spor yapan alfamız, kendini toplayacaktır ; spor yapmaya vakit ayıramayacak olan insan, insan değildir.
Sporu dişiler için değil, kendinizi daha iyi ve formda hissetmek için yapmak zorundasınız.
Günümüz şartlarında bu artık bir ihtiyaçtır...
''Kendini aynada nasıl görmek istiyorsan, ona göre davran'' ve bunun da zaten alfalıkla %90'a çekilmiş seksapelini %100'lere çekmesini sağla.
Öncelikle, fiziksel olarak yeterli olmanın ilk ve en önemli kuralı ''Koku'' faktörüdür.
Çünkü koku bilinç süzgecinden geçmeden, doğrudan bilinçaltına akar ve güzel bir koku sizin hakkınızda güzel şeyler olacak demektir.
Benim nlp taktiğimin aynısıdır.
Ben sizi bir şeye odaklayıp bilincinizi meşguliyetinden bilinçaltına sızıyorsam, koku da aynı olayı kendi Teknikleriyle yapar ve koku gerçekten önemlidir.
Ancak iş bununla bitmez...
%90'lık bir durum alfa karakterinizle barışık olmanıza ve sizi sevip sizin için o dişiyi tav etmesine bakar.
Bu yazıyı da bunun için okuyorsunuz ; o halde dert edecek bir olayınız yok.
Alfa, mental olarak kendini geliştirse dahi fiziksel olarak eksik olmamak zorundadır.
İş yapar mı ?
Fazlasıyla...
Fakat arka-göbek salma durumu alfaya yakışmaz ; alfaya dönüşen insan kendisine yakıştıramaz bu durumu...
Fırsat olduğunda hazırlıksız olmaktansa, fırsatı beklerken hazırlıklı olmak çok daha iyidir.
''Alfa erkek'' tam bir lider olduğundan dolayı ilgi odağıdır.
Dişiler onu inceler ve erkekler ona yalakalık yapar.
Fakat bu büyük bir sorumluluktur...
Alfa, her şeye önderlik ederken bunu doğru bir şekilde yapmalıdır.
İşine karışan betalara gerektiğinde doğru şekilde dişini göstermeli ve patronun kendisi olduğunu tekrardan Hatırlatmalıdır.
Ve beyler, karşınıza elbette betalar da çıkacaktır.
Dişilerle olan mükemmel ilişkinizi ve erkeklerle olan sizin üstünlüğünüzle sonlanan diyaloğunuzu kıskanan betalar size saracaktır.
Şunu aklınızdan çıkarmayın amk salakları: ''Bir beta, asla bir alfayı yenemez.''
Kanun budur, o nedenle asla kendinizi kasmayın.
Alfa'nın tek rakipleri betalar ve kendisini törpülemeye çalışan dişiler değildir...
Bir tarafta da hiç bahsedilmeyen ''Omega erkekleri'' vardır.
Bu konuya sonra değineceğim ; ''Beta ve Omega'' başlığı altında daha detaylı bir şekilde...
Bu kadar alfa açıklaması şuanki bilgilerinize çok bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder